BLOG / Söyleşi

Merhaba, kendinizden bahseder misiniz? Eğitmenliğe uzanan yolculuğunuz nerede başladı, ne kadar zamandır bu konuda çalışıyorsunuz?

İ.M:Merhabalar, İsmim İlker MANSUR, 40 yaşındayım. Lisans branşım Fizik mühendisliği. 2008’den beri Network sektöründeyim. Çeşitli firmalarda çalıştım. Son 8 senedir,CCNA, CCNP eğitimi aldığım yerde yani BT Eğitim’de sırasıyla önce Danışman,sonra Eğitmen ve Danışman, sonra da Takım Lideri olarak görev yapmaktayım. Eğitmenliğe üniversite yıllarımda bir sosyal projede gönüllü matematik öğretmenliği yaparak başladım. O zamanlar, 20 yaşındaydım, simdi 40. Ömrümün yarısı eğitmenlikle geçmiş.

Öğrencilerin genelde beklentileri neler ve siz bu taleplere nasıl eğiliyorsunuz?

İ.M: Her eğitimin, her öğrencinin yapısı farklı ama birkaç kelime ile anlatmam gerekirse katılımcılar, BT Eğitim’den çıkarken, aldıkları eğitimden fayda sağlamış olmayı bekliyor. Bu fayda gelirlerini ve kariyerlerini etkileyecek bir fark olabilir veya o farka götürecek bir yol olabilir. Beklenti bu anlamda yüksek. BT Eğitim olarak bu beklentiyi uzun yılların verdiği deneyim ile karşılayabildiğimizi düşünüyorum.

Sizce eğitmenlik alanının olumlu ve olumsuz yanları nelerdir?

İ.M: Olumlu yanları

Sürekli kendimizi güncel tutmamız,yeni teknolojilere hızlıca adapte olmamız gerekiyor. Öğrencilerimize geleceğe dair projection tutmamız için sektörü en önden takip etmeliyiz. Bu da biz eğitmenleri daha kalifiye uzmanlar yapıyor.

İnsanların hayatlarına dokunuyoruz. Üniversite öğrencisi veya yeni mezun öğrencilerimizi sektörle tanıştırıyoruz. Öğrencilerin hayatındaki olumlu değişikliklerde manevi olarak bizler de tatmin oluyoruz.

Eğitmenliğin yani sıra danışmanlık da yaptığımız için, teorik bilgi saha da çok işimize yarıyor, sahada edindiğimiz tecrübeler de bizi daha başarılı eğitmenler yapıyor. Bir hafta önce anlattığım bir teknolojiyi, bir hafta sonra bir holding için hayata geçiriyorum mesela.

İ.M: Olumsuz yanları

Yorucu. Mesai hiç bitmiyor. Sürekli öğrenmemiz gereken bir şeyler oluyor. İyi bir eğitmen daimi öğrenci olmak zorunda.

BT Eğitim’de eğitmenlik yapmak sizce gelişiminize nasıl katkı sağladı?  

İ.M: BT Eğitim, sektörün okuludur. Sektörde herkesin yolu BT Eğitim’den geçer bir şekilde. Yeşilçam kahvesi gibidir. Öğrenci olarak, çalışan olarak, danışman olarak, danışan olarak, sohbet için vs. ama bir şekilde yolunuz geçer. Bu anlamda sektörün kalbinin attığı yerde çalışmak bana çok şey kattı. Sektörde kilometre taşları olan kişiler ve kurumlar ile tanıştım.

CISCO sınavlarına girecek öğrencilere vereceğiniz en temel ipuçları nelerdir?

İ.M: Hep öğrencilerime dersin başında anlattığım şeyi anlatayım size de:

“Biz öğrencilerimize iyi araç kullanmanın inceliklerini anlatıyoruz, sürüş deneyimlerimizi anlatıyoruz,ileri sürüş teknikleri veriyoruz. Aynı zamanda gerçek araçlarda deneyim kazanmalarını sağlıyoruz. Bundan sonrası sizlere kalmış bol bol kilometre yapmanız lazım. Ne kadar iyi araç kullanırsanız kullanın, polis sizi çevirdiğinde ehliyetinizin olması gerekiyor. Cisco sertifikasyonları bizlerin ehliyeti. Bilgimizi, deneyimimizi ispatladığımız, taçlandırdığımız meydan okumalar. İyi araç kullanın ve ehliyetinizi mutlaka alın.

Covid-19 salgınının yaşandığı bu dönemde uzaktan eğitim daha da arttı, uzaktan eğitim ile sınıf içi eğitimi kıyaslarsanız, düşüncelerinizi aktarır mısınız?

İ.M: Cisco’nun video konferanslar için bir reklam repliği vardır : “better then being there” yani“orada olmaktan daha iyi”. Biraz iddialı olsa da doğru yanları var. Avantajları çok fazla, bir kere zamandan edilen tasarruf, İstanbul şartlarında hele, çok fazla. Eğitmeni en önden izliyorsunuz. Tahtayı en önden görüyorsunuz. Sınıfta olan her şey uzaktan eğitimde de mümkün. Belki çay molalarındaki sektörel dedikodular hariç J . Mevcut durumda özellikle, uzaktan eğitim bir zarurete dönüştü. İş dünyası gurusu Tom PETERS’in bir sözü ile bitirmek isterim “İşleriniz iyi gidiyorsa eğitim bütçesini iki katına çıkarin, kötü gidiyorsa dört katına”. Bu yüzden iş dursa bile eğitim hiç durmuyor, durmamalı da zaten.